Otizmde, gün geçtikçe müdahale noktaları ve müdahale alanları genişliyor. TV’deki kamu spotları, dernek ve vakıfların yaptığı çalışmalar, hastane ve kliniklerde bulunan el broşürleri insanların farkındalıklarını arttırdı. Çocuğu otizm semptomları gösteren aileler bir uzmana gitme gereksinimi hissediyor.
Selim Bey, öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
1978 yılında İstanbul doğdum. Evli ve 1 çocuk babasıyım. Pertevniyal Lisesi, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Düzce Meslek Yüksekokulu İklimlendirme Soğutma Bölümü’nde ön lisansımı, Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Enerji Anabilim Dalı Makina Öğretmenliği’nde lisansımı tamamladım. Askerliğimi bitirdikten sonra çalışma alanı olarak engelli çocukların eğitimine gönül verdim. 2003 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı İstanbul Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi’nde (OÇEM) 1 yıl bireysel eğitimler uyguladım. Sonrasında bir özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinde 3 yıl müdürlük ve eğitimcilik yaptım. Bu süre zarfında İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Uygulamalı Psikoloji yüksek lisansını tamamladım. 2007 yılında kurulan Algı Eğitim Öğretim Hizmetleri’nin kurucularından biriyim. Algı Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’nin sorumlu müdürlüğünü ve ABA Terapi Merkezi Birimi’nin yöneticiliğini
yapmaktayım. 2014 yılında da Özel Çocuklar Eğitim ve Dayanışma Derneği’nin kurucuları arasında yer aldım.
Otizm hakkında bilgi alabilir miyiz?
Otizm, günümüzde 68 çocuktan 1’inde rastlanan ve en sık görülen nörogelişimsel bozukluktur. Beyindeki 4 tane lop arasındaki bilgi transferinin eksikliği olarak tanımlanabilir. Otizm bir hastalık değil, gelişim bozukluğudur. Bireyle birlikte yaşayan ve kalıcı olan bir durumdur.
Tedavi protokolü içerisinde;
• Eğitim
• Psikiyatrik müdahaleler
• İlaç tedavisi
• Nörolojik müdahaleler
• Dil ve konuşma terapisi
• Spor ve hareket terapisi
• ABA terapi ve oyun yer alır.
Otizmin zorluk derecesine göre tedavi kapsamını genişletmek ya da daraltmak gerekebilir. Aile, doktoru öneriyorsa ayda 120 seans yoğunluğuna kadar eğitim alabilir.
Otizmde, gün geçtikçe müdahale noktaları ve müdahale alanları genişliyor. TV’deki kamu spotları, dernek ve vakıfların yaptığı çalışmalar, hastane ve kliniklerde bulunan el broşürleri insanların farkındalıklarını arttırdı. Aileler artık daha bilinçli. Çocukları göz teması kurmadığında, sese tepki vermediğinde, bir takım normal dışı hareketler yaptığında ve iletişim kurmak istememesi gibi durumlarda ebeveynler bir uzmana gitme gereksinimi hissediyor.
Tedavi veya eğitimle otizmli bir bireyin takvim yaşı ve gelişimsel yaşını eşitlemek mümkün müdür?
Burada önemli olan; otizmin derecesi. Uyaran eksikliğine bağlı bir gelişim geriliği ise hafif otistik belirtiler gösteriyorsa birey, buna müdahale edilebiliyor ve düzeltilebiliyor. Takvim yaşı ve gelişim yaşı eşitlenebiliyor. Ama orta ve ileri düzey bir otizm söz konusu ise bunun tam anlamıyla düzeltilmesi çok fazla mümkün olmuyor. Otizm tedavi edilebilir demek doğru olmaz ama semptomlar azaltılabilir.
Otizmli çocukların eğitim süreçleri nasıl ilerliyor?
Çocukları ilk önce test aşamasına tabi tutuyoruz. Gelişim basamakları nerede onu ölçüyoruz. PsikoEğitimsel Profil Ölçeği(PEP-R) dediğimiz otistik spektrum bozukluğu olan çocuklara uygulanan bir gelişim testi uyguluyoruz. Burada çocuğun yaş aralıkları ortaya çıkıyor ve buna göre bir müfredat belirliyoruz. Yaş gruplarına göre değişkenlik gösteren 25 tane programımız var.
Aynı zamanda çocuğu bir psikiyatrist konsültasyonuna mutlaka yönlendiriyoruz. Psikiyatrist, otizmli bir çocukla çalışacağı zaman sadece çocuğun otizm derecesine bakmıyor. Dikkat eksikliği, duygu durum bozukluğu, bipolar bozukluk gibi birçok otizmin beraberinde var olan konuya da bakıyor.
Aile eğitimine çok önem veriyoruz. Uygulamalı aile seansları düzenliyoruz. Uygulamalı eğitim seanslarında aile önce çocuğunu, özel eğitimin nasıl gerçekleştirildiğiyle alakalı sınıfın kapısından izliyor. Ardından sınıfın içine girerek izliyor. Daha sonra uzaklık mesafesini azaltarak, çocuğun yanı başından izliyor. Veli son olarak seans yönetmeye başlıyor. Veliye bir konu veriyoruz ve o konuyu çalışıp anlatmasını istiyoruz. Aileleri özel eğitimci gibi yetiştirmeye çalışıyoruz. Bu sayede hem aile bizim psikolojimizi anlıyor hem de çocuk evde de eğitimine devam edebiliyor.
“Mutlu Anne, Mutlu Çocuk” isminde psikoterapi grupları yapıyoruz. Bir psikodramatist eşliğinde katılım gösteren ailelerle sohbet havasında bir paylaşım gerçekleştiriyoruz. Belli dönemlerde ailelere yönelik seminerler düzenliyoruz. 3 ayda 1 de çocuklarıyla alakalı gelişim toplantıları düzenliyoruz.
Altı aylık periyotlarda çocukları ölçeklendiriyoruz. Çocukta gelişme var mı veya bir geriye gidiş söz konusu mu diye sürekli kontrol ediyoruz. Buna göre bir rapor hazırlıyoruz ve çocuğun gelişimini takip ediyoruz.
Otizmli çocukların eğitim sürecinde kimler yer alıyor?
Kurumumuzda; psikologlar, rehber öğretmenler, çocuk gelişimciler, okul öncesi öğretmenleri, zihinsel engeliler öğretmenleri, beden eğitimi öğretmenleri, fizyoterapistler, ergoterapistler ve sosyal hizmet uzmanları gibi alanda çalışan kişiler çocuklarla sürekli temas halinde oluyor.
Algı Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi olarak sizi diğer kurumlardan ayıran nedir? Eğitim ve ailelerle iletişim konusunda neler yapıyorsunuz?
Bizi farklılaştıran en önemli nokta şu an içinde bulunduğumuz, Algı Aba Terapi Merkezi. Burası erken destek eğitim birimi ve aynı zamanda tüm dünyadaki yeni gelişmeleri çocukların eğitiminde uyguladığımız bir yer. AR-GE merkezi gibi çalışıyoruz.
2012’de Türkiye’nin ilk BCA uzmanı olan Nükte Altıkulaç’la çalışmaya başladık. Nükte Hanım, her üç ayda bir Türkiye’ye gelerek Amerika’daki son gelişmeleri bize aktarıyor. Nükte Hanım ile birlikte down sendromlu, otizmli ya da gelişim geriliği olan çocukların eğitiminde çok ciddi dokunuşlar gerçekleştiriyoruz.Sektör sohbetleri yapıyoruz. Bu zamana kadar Prof. Dr. Arif Verimli, Prof. Dr. Doç. Dr. Didem Öztok gibi isimlerle bu sohbetleri gerçekleştirdik. Sektör sohbetlerinin de özel eğitim kurumlarında çalışan öğretmenlere farklı bir vizyon kattığını ve öğretmenlerin kendilerini geliştirme noktasında önemli olduğunu düşünüyorum.
2017 ağustos ayından itibaren derneğe ait olarak Türkiye’nin ilk ve tek özel eğitim konulu e-dergisini yayınlamaya başladık.
I. Uluslararası Uygulamalı Davranış Analizi Konferansı’nı 22-23 Eylül 2018 tarihleri arasında Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştireceğiz. Tüm dünyada kabul gören ABA eğitim sistemini konuşmak üzere iki tane Amerika’dan iki tane Kanada’dan uzmanın katılacağı bir konferans olacak.
Ülkedeki özel eğitimin kalitesinin ve kapsama alanının değişmesi gerekiyor. Biz özel eğitimin kalitesinin arttırmak için çalışıyoruz.
Ailelere eğitim seanslarınızda ve özel görüşmelerinizde neler tavsiye ediyorsunuz?
Otizmli çocuğu olan bir ailenin, sürece devam etme noktasında mutlaka psikolojik yardım alması gerekiyor. Çocukla ilgili atılan her türlü adımda karar merci ebeveynler o yüzden anne ve babanın ruhsal durumu çok önemli.
Özel çocuğu nasıl davranmaları gerektiği noktasında bilgi sahibi olmaları gerekiyor. Aileler çocuklarına yönelik otizmli olması sebebiyle ekstra bir duygu içerisindeyse, çocuk bunu fark ediyor ve bu duyguyu kullanmaya başlıyor. Ailenin özel eğitimci gibi olaya dahil olmasını sağlamamız gerekiyor. Nasıl özel eğitimci çocuğa verdiği komutlarda netse ve çocuğa kendini kullandırmıyorsa aile de bu yöntemle ilerleyebilmeli. Bunların öğretilmesi gerekiyor.
Son olarak neler eklemek istersiniz?
Down sendromluların otizm spektrum bozukluğuna göre toplum arasındaki farkındalıkları daha yüksek. Otizm 3 -4 yaşlarında anlaşılabiliyorsa down sendromu anne karnında bile fark edilebiliyor. Bu noktada down sendromluların eğitimi otizmlilere göre daha erken başlıyor. Down sendromluların hayata entegrasyonu otizmden biraz daha fazla. Bazı kafelerde çalışabiliyor ve hizmet sektöründe yer alabiliyorlar. Otizmlilerin de eğitimleri şekillendikçe down sendromlular gibi hayata katılımlarının fazla olacağını düşünüyorum.