Kanser hastalığının tanısında yeni keşfedilen ve önemli bir yenilik; “Likit Biyopsi” özellikle ulaşılması zor olan bölgelerde bulunan kanserlerin tanısını koymada başarılı bir yöntem. Bir miktar kan alıp, bu kanın içinden tümör hücrelerini süzerek hastalığın adını koymak ve böylece doğru tedavileri uygulamak mümkün oluyor.
Kanser hastalığında erken teşhisin önemi nedir?
Kanser sinsi bir hastalık olduğu için normal şartlarda hepimizin başına gelebilecek sıkıntılarla kendini belli edebiliyor. Hastalar da kanseri kendilerine konduramadıkları için bir süre hastalığın teşhisine yönelik tahlilleri yaptırmakta gecikebiliyorlar. Ama genel olarak bizim beklentimiz; hastaların bilinçli olmaları ve başlarına gelen sıkıntıların ciddi olup olmayacağı konusunda çok vakit geçirmeden bir yardım almaları. Eğer hasta kanser belirtilerini fark etmeye başladığında bir hekime başvurursa hastalığı erken bir safhada teşhis etmek mümkün olabilir. Erken teşhis konmuş bir kanserde, bizim yapacağımız kemoterapi gibi pek çok işlemi yapmaya gerek kalmadan cerrahi bir yöntemle hastalık şifa bulmuş olur.
Kanser hastalığına yakalanan bir kişi nasıl bir yol izlemelidir?
Bu noktada tedavi için uzman ve ihtisaslaşmış bir hekime muayene olmak önemli. Bunu yalnızca medikal onkolog anlamında söylemiyorum, cerrahların da ihtisaslaşma durumu var. Kimisi meme kanserine yönelik ameliyatlar yaparken kimisi kalın bağırsak kanserine yönelik ameliyatlar yapıyor. Hastaların tek bir doktorla yetinmeyip, birden fazla hekimden fikir alarak ilerlemeleri gerekiyor. Fikir alırken hep aynı uzmanlık alanındaki doktorlarla görüşmek de doğru değil. Kanser gibi bir hastalıkta radyoterapi, kemoterapi gibi opsiyonlar olduğu için cerrahla, radyasyon onkologuyla , medikal onkologla görüşmek ve fikir almak daha sağlıklı karar verme noktasında yardımcı olabilir.
Kanserin insan vücuduna verdiği zararlar nelerdir?
Kanser, yapısı gereği ya olduğu yerde büyüyerek içinde bulunduğu organın çalışmasını bozuyor ya da metastas yaparak gittiği organın içinde büyüyüp, organın çalışmasını bozuyor. Kanserin verdiği zararlar en çok ya kendi büyümesi ya da metastasının büyümesi olarak ortaya çıkıyor. Örneğin; kanser hücreleri karaciğere yerleşerek vücudun zararlı maddelere süzmesini engel olabiliyor ya da akciğere yerleşip kanın oksijenlenmesinin sağlanmasına engel olabiliyor. Sonuç olarak kanser, tek bir yolla değil ama birçok yolla insana zarar verebiliyor.
Kanser tedavisinde hangi yöntemler uygulanıyor?
Kanser tedavisinde öncelikli yaklaşım her zaman cerrahi oluyor. Kanserin bir bütün olarak çıkarılması mümkünse onu tercih etmek gerekiyor. Eğer bu mümkün olmaz ise o zaman bazen önce kanserin küçültülmesi için radyoterapi, kemoterapi ya da ikisinin birden kullanılması söz konusu olabiliyor. Kanser, ameliyat edilemeyecek derecede yayılmış bir durumda ise o zaman tek başına kemoterapi uygulanıyor. Eğer kanser hücreleri, ameliyat edilemeyecek kadar yayılmış ama uzak bir yere sıçramamış ise o zaman da kemoterapi ve radyoterapiyi birlikte uygulayabiliyoruz. Yakın zamanda keşfedilen hedefe yönelik tedavi ilaçları uygun hastalarda kemoterapinin yerini alarak kanser tedavisinde kullanılabiliyor.
Kemoterapi hakkında bilgi alabilir miyiz?
Kemoterapi, hızlı bölünen hücrelerin, bölünmelerine etki ederek onların ölmesine yol açan bir tedavi şeklidir. Vücudun normalde de kendisini sık yenileyen dokularını (ağız içi, bağırsaklar, saç gibi) etkileyerek onların da ölmesine yol açar. Bu nedenle kemoterapiye bağlı ishal, ağız yarası, saç dökülmesi ya da hızlı büyüyen soğuma sistemi hücrelerinin ölmesine bağlı ateşlenme gibi yan etkileri olabiliyor.
Son zamanlarda kanserin tanısı ve tedavisi noktasında ne gibi gelişmeler yaşanıyor?
Kanser hastalığının tanısında yeni keşfedilen ve önemli bir yenilik; “Likit Biyopsi” Özellikle ulaşılması zor olan bölgelerde bulunan kanserlerin tanısını koymada başarılı bir yöntem. Bir miktar kan alıp, bu kanın içinden tümör hücrelerini süzerek hastalığın adını koymak ve böylece doğru tedavileri uygulamak mümkün oluyor.
Tedavi noktasına gelecek olursak; Biz, kanseri kalın bağırsak kanseri veya akciğer kanseri olarak ayırırken, yeni teknolojilerde tamamen moleküler genetik tetkikleri sonuçları üzerinden gitmek mümkün. Yani bir kanser akciğerden de gelişse, kalın bağırsaktan da gelişse biz ona artık akciğer kanseri ya da kalın bağırsak kanseri demiyoruz, Tromopomiyozin reseptör kinaz (TRK) geni içeren bir kanser diyoruz ve ona yönelik bir tedavi veriyoruz. Aynı şekilde cevap almak da mümkün oluyor. Gelecekte muhtemelen akciğer kanseri, meme kanseri gibi şeyler söylemeyeceğiz de hangi genetik özelliğe sahip bir kanser olduğunu söyleyeceğiz. Biz bunu hep gelecekte böyle olacak diye söylüyorduk ama birkaç ay önce bu tür bir tedavi onaylanmış oldu. Bu günün savaş seçeneklerinin içerisine eklendi.
İçerisinde yer aldığınız Türk Tıbbi Onkoloji Derneği ve düzenleyeceğiniz Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi hakkında bilgi alabilir miyiz?
Benim de parçası olduğum Türk Tıbbi Onkoloji Derneği de dahil olmak üzere pek çok dernek ticari kaygılardan bağımsız kurslar düzenliyor. Bu kurslarda amacımız; hastalığın tedavisi noktasında, yeni yetişen hekimlerin bilgilenmesini sağlamak. Türkiye’de kanser hastalarına hizmet veren hekimlerin yeterince bilgi ve donanıma sahip olduğunu düşünüyorum.
Bu yıl yedincisini düzenleyeceğimiz Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi 21-25 Mart tarihleri arasında Antalya’da gerçekleşecek. Türkiye’deki 600’ün üzerindeki medikal onkoloji doktorunun bir araya gelerek kanserdeki yenilikleri görüştüğü ve bilgi alışverişi yaptığı bir kongre olacak. Geçmiş senelerde de oldukça başarılı olmuştu. Yüksek katılım oranına sahip kongreler gerçekleştiriyoruz. Bu sene de benzer şekilde başarılı bir kongre yapacağımızı düşünüyoruz.