Son zamanlarda çocuklara yönelik cinsel istismar haberleri sıkça medyada yer alıyor. Bu haberler herkesin içini sızlatırken, toplumsal tepki de çığ gibi büyüyor. Artık bebekler bile cinsel istismara uğrarken, ebeveynler bu noktada neler yapmalı? Cinsel istismara uğramış çocuklarda yaşanan değişimler ne? Çocuğun yaşadıklarını anlatabilmesi için aile arası iletişim nasıl olmalı? Bütün bu soruların cevaplarını ve daha fazlasını Psikolog Funda Altıparmak ile konuştuk.
Bir çocuğun cinsel istismara uğradığını nasıl anlarız? Bunun fiziksel ve psikolojik belirtileri nelerdir?
Tecavüz, ensest, çocuk pornografi, teşhircilik, cinselliği kışkırtan konuşmalar, pornografik film seyrettirme, cinsel organları okşama, oral sekse kadar değişen eylemler cinsel istismar içindedir. Bu yüzden cinsel istismara uğramış bir çocuğun yaşadıklarını anlatması ve bunu ifade etmesi oldukça zordur. Cinsel istismara uğramış çocukların duygularını ve yaşadıklarını anlamak için, onların davranış değişikliği yaşayıp yaşamadıklarına dikkat etmeliyiz. İstismarın çocuk üzerinde bıraktığı olumsuz etkileri, farklı unsurlar belirler. Bunlar; cinsel istismarın şekli, sıklığı, çocuğun istismar edilmeye ne şekilde zorlandığı, istismara maruz kalınan yaş, açığa çıkarılan cinsel istismara karşı anne-babasının tepkisi, mağdurun kişilik yapısı ve hayatındaki dengeleyici unsurlardır. Her çocukta farklılık gösteren fiziksel ve psikolojik belirtiler vardır.
Genital bölgede yaralanma ve hasar görülebilir. Vücutta morarma veya kızarıklar oluşabilir. Uyku problemleri, iştahsızlık, çocuğun gece-gündüz alt ıslatmaya başlaması, kaygı bozuklukları, kabuslar, fobiler, bedensel yakınmalar ve korku tepkileri, duygulanım bozukluğu, agresiflik, güvenliksiz bağlanma, yaşıtlarıyla ilişki kuramama, sosyal çekilme, okul başarısızlığı, depresyon, dikkat eksikliği, hiperaktivite, post-travmatik stres bozukluğu gözlenebilir.
Çocuklar cinsel istismara uğradıklarını anlayabilirler mi? Çocuklarda bu farkındalık kaç yaşında başlar?
Her yaş grubundan çocuğun maruz kalabildiği cinsel istismarı anlamak bunun farkına varmak çocuğun gelişim süreci, ailede erken yaştan itibaren aldığı cinsel eğitim ve yaşıyla doğru orantılıdır. Kendilerine yapılan davranıştan rahatsızlık duysalar da çocukların
Çocuklar bunu belli yaşa gelmeden ve farkındalığa ulaşmadan anlayamazlar ve bilemezler. Bu nedenle çocuklar en erken yaştan itibaren kendilerinin ve başkalarının mahremiyetlerini öğrenmelidirler. Çocuk mahrem bölgelerini tanımazsa ayrım yapamaz. Çocuğun mahrem bölgelerini tanıması 3 yaşında başlar. 3 yaşındaki çocuk kendi cinselliğiyle ilgili yavaş yavaş bilgi sahibi olmaya başlar. Böylelikle 3-6 yaş arasındaki çocukların kendilerine yapılan bazı taciz ve cinsel durumların farkına varabilirler. 6 yaş sonrasında gelişim evrelerini daha iyi tamamlamış olmaları ve farkındalık seviyeleri daha ileride olmaları kendilerine yapılan cinsel istismarın farkında olmalarına yetmektedir.
Çocuklar cinsel istismara uğradıklarında nasıl tepki verirler? Anlatma yoluna mı giderler yoksa söylemekten çekinirler mi?
Cinsel istismarı yaşayan çocuklar için bunun konuşulması ve kendilerini ifade etmeleri de kısıtlayıcı olduğu için tespit etmek oldukça zordur. Bu yüzden cinsel istismara uğrayan çocuklar bir dizi duygusal ve davranışsal tepkiler gösterebilirler. Bu tepkileri göstermelerinde belirli bir yaşa gelmiş ve dil becerisinin gelişmiş olması, kendini ifade edebilecek durumda olması en önemli etkenlerden birisidir. Sonrasında ise çocuğun yaşadığı aile ortamı ve ebeveyn tutumları, yaşadığı çevre ve almış olduğu cinsel eğitim çocuğun susmayıp cinsel istismara maruz kaldığını anlatmasında en önemli etkenlerdir. Fakat bu çok nadir hatta hiç denilecek kadar az olan bir durumdur. Bu yüzden çocuklar cinsel istismara uğradıkları zaman genellikle sessiz kalırlar ve davranışlarında ve duygularında belirli tepki değişiklikler gösterirler.
Çocuğun yaşadıklarını ebeveynlerine anlatabilmesi noktasında aile içi iletişimin nasıl sağlanması gerekir?
Bir çocuğun kendini ifade edebilmesi, yaşadıklarını anlatması, düşüncelerini paylaşması ve duygularını ifade etmesi noktasında ailedeki ebeveynlerin bunları doğru bir şekilde anlaması, algılaması ve değerlendirmesi etkili ve doğru bir iletişim şekliyle gerçekleşir. Bu yüzden çocuğun yaşadıklarını anlatabilmesi için ilk olarak koşulsuz güvenin olduğu aile ortamının olması çok önemlidir. Çocukların çoğunlukla sevgi ve denetim altında oldukları bir aile ortamında yeterli ebeveynlik ilişkilerinin olması, aile içi iletişimde çok önemlidir.
Dinleme diğer önemli faktörlerden biridir. Aşağılamak, suçlamak, çocuk adına karar vermek yerine, öncelikle dinlemek gerekir. Dinlendiğini düşünen çocuk kabul edildiğini, dolayısıyla sevildiğini düşünen çocuktur.
Çocuğun anne ve babasının her koşulda ona inanacağını ve destek olacağını bilmesi de önemlidir. Çünkü çocuklar cinsel bilgiye sahip değildirler. Böyle bir konuda yalan söyleme ihtimalleri çok düşüktür.
Cinsel istismara uğramış bir çocukta yaşanan olayın travmasını gidermek mümkün müdür? Çocuk, hayatının geri kalanında nasıl izler taşır?
Cinsel istismara uğramış çocuklarda çocukluk dönemi ruhsal travmalarının yaşanması olası bir durumdur. Bu yaşanan travmalar çocuğun duygusal ve bilişsel oryantasyonlarına zarar verir. Bu yüzden etkileri uzun sürebilir. Cinsellik, ihanete uğramışlık hissi, güçsüzlük, damgalanma gibi etkileri görülebilir. Ayrıca travma sonrasında çocuğun benlik algısında değişmeler, duygulanım sürecinde bozulmalar yaşanır. Çocukta yaşanan düşük bellik algısı beraberinde gelecek hakkında olumsuz düşüncelere neden olabilmektedir. Ayrıca hiç bir işe yaramama duygusu, seks konusunda tuhaf düşüncelerin oluşması, içine kapanık ve yetişkin insanlara fazla güvenmemek gibi olumsuz duygular da yaşanabilir. Sonuç olarak; kanıtların eksikliği, yanlış bilgiler, kültürel ve geleneksel değerler çocuk istismarının göz ardı edilmesine yol açabilmektedir.