Dünya genelinde her yıl 7 Nisan’da kutlanan Dünya Sağlık Günü, bu yıl “Sağlıklı Başlangıçlar, Umutlu Gelecekler” temasıyla haftaya yayılan bir farkındalık kampanyasına dönüştü. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 2025 yılında odağını anne ve yenidoğan sağlığına çevirirken, hem küresel hem de ulusal ölçekte dikkat çekici sağlık verileri paylaşıldı.
Dünya Sağlık Örgütü, bu yılki temayla birlikte hükümetleri, sağlık otoritelerini ve toplumları önlenebilir anne ve bebek ölümlerini sona erdirmek için harekete geçmeye çağırdı. Çünkü her yıl dünya genelinde yaklaşık 300 bin kadın gebelik veya doğum komplikasyonları nedeniyle hayatını kaybediyor, 2 milyondan fazla bebek ilk ayında yaşamını yitiriyor, ve yaklaşık 2 milyon bebek ölü doğuyor. Yani her 7 saniyede 1 anne ya da bebek, önlenebilir nedenlerle yaşamını yitiriyor.
Türkiye’de Anne ve Bebek Sağlığında Önemli İlerlemeler
Türkiye, son 20 yılda gerçekleştirdiği sağlık reformları sayesinde bu alanda önemli bir yol kat etti. Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de anne ölüm oranı yüz binde 13 seviyelerine kadar geriledi. Yenidoğan ölümleri de benzer şekilde düşüş gösterdi. DSÖ Türkiye Temsilcisi Dr. Tasnim Atatrah, İstanbul’da yaptığı açıklamada, “Türkiye, güçlü aile hekimliği altyapısı ve yaygın doğum hizmetleriyle bölgedeki örnek ülkelerden biridir,” ifadelerini kullandı.
Bulaşıcı Hastalıklar ve Salgınlar: COVID-19’un Gölgesi Sürüyor
2025 Nisan ayı itibarıyla dünya genelinde 7 milyonu aşkın insan COVID-19 nedeniyle hayatını kaybetti. Gerçek sayıların 13 milyona yaklaştığı tahmin ediliyor. Türkiye’de ise yaklaşık 100 bin kişi bu süreçte yaşamını yitirdi. DSÖ, yeni salgınlara karşı hazırlıklı olunması gerektiğini vurgularken, tüberküloz, sıtma, kızamık gibi klasik bulaşıcı hastalıkların da hâlâ tehdit oluşturduğunu belirtiyor.
Kronik Hastalıklar, En Büyük Tehdit
Dünya genelindeki ölümlerin %74’ü kronik (bulaşıcı olmayan) hastalıklardan kaynaklanıyor. Kalp-damar hastalıkları, kanserler, diyabet ve Alzheimer gibi hastalıklar hem dünyada hem Türkiye’de başlıca ölüm nedenleri arasında. Türkiye’de ölümlerin yaklaşık %89’u bu hastalıklardan kaynaklanıyor. Ayrıca obezite oranları da artışta; DSÖ verilerine göre dünya genelinde 1 milyardan fazla kişi obez, Türkiye de Avrupa’daki en yüksek obezite oranına sahip ülkelerden biri.
Sağlık Hizmetlerine Erişim: Türkiye’nin Yükselen Performansı
DSÖ ve Dünya Bankası verilerine göre dünya nüfusunun yarısı hâlâ temel sağlık hizmetlerine erişemiyor. Ancak Türkiye bu konuda örnek gösterilen ülkeler arasında. Genel sağlık sigortası kapsamı sayesinde Türkiye’de nüfusun %99’u sağlık güvencesine sahip. Aile hekimliği sisteminin başarısı sayesinde, en ücra köylere kadar temel sağlık hizmeti ulaştırılıyor.
Ortalama Yaşam Süresi: Türkiye’de 77,3 Yıl
TÜİK verilerine göre Türkiye’de doğuşta beklenen yaşam süresi 77,3 yıl. Kadınlar ortalama 80 yıl, erkekler ise 74,7 yıl yaşıyor. Bu rakamlarla Türkiye, dünya ortalamasının (72-73 yıl) üzerinde yer alıyor. Ancak Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında hâlâ gelişme potansiyeli bulunuyor.
Sağlık Personeli Sayısı Artıyor Ama Yeterli Değil
Türkiye’de hekim sayısı artmasına rağmen, kişi başına düşen doktor oranı OECD ortalamasının altında. 2023 verilerine göre Türkiye’de 1000 kişiye yaklaşık 2,39 doktor düşerken, OECD ortalaması 3,7. DSÖ’ye göre dünya genelinde 2030 yılına kadar 18 milyon sağlık çalışanı açığı oluşması bekleniyor.
Dünya Sağlık Haftası Boyunca Etkinlikler
Hafta boyunca Türkiye’nin dört bir yanında sağlık taramaları, bilgilendirme seminerleri ve halkla buluşma etkinlikleri düzenlendi. Sağlık Müdürlükleri ücretsiz kanser taramaları, diyabet ölçümleri ve aşı bilgilendirme çalışmaları gerçekleştirdi. İstanbul ve Ankara’daki üniversitelerde ise “Anne ve Bebek Sağlığı” temalı konferanslar büyük ilgi gördü.
Sonuç olarak, 2025 Dünya Sağlık Haftası, küresel sağlık sistemlerinin geldiği noktayı değerlendirmek, başarıları kutlamak ve çözüm bekleyen sorunlara dikkat çekmek adına önemli bir fırsat sundu. “Herkes için sağlık” ilkesi doğrultusunda, DSÖ ve Türkiye gibi ülkeler anne ve bebek sağlığı başta olmak üzere sağlıkta eşitliği, erişilebilirliği ve sürdürülebilirliği hedeflemeye devam edecek.