Novartis Grup Türkiye Başkanı Dr. Altan Demirdere, “Yaptığımız klinik araştırmalarla hidroksiklorokin ilacının Kovid-19 tedavisi için faydalı olduğunu kanıtlarsak küresel klinik araştırma çabaları için 130 milyon tablet bağışlamayı taahhüt ediyoruz.” dedi.
Novartis Grup Türkiye Başkanı Dr. Altan Demirdere, şu ana kadar Novartis olarak Sandoz aracılığıyla, ABD Sağlık ve İnsan Hizmetleri Departmanı’na 30 milyon tablet bağışladıklarını ve talep eden ülkelere hızla gönderdiklerini kaydetti.
Hidroksiklorokin ilacının Kovid-19 hastaları için faydalı olup olmayacağı konusundaki bilimsel soruyu cevaplamanın önemine işaret eden Demirdere, “Bu sebeple faaliyet gösterdiğimiz tüm ülkelerde salgına karşı yoğun bir çalışma içindeyiz. ABD’deki 440 hastanın tedavisinde hidroksiklorokin ilacının ‘Faz III’ klinik denemelerini başlatmak için Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi ile anlaşmaya vardık. Gelecek birkaç hafta içinde deneme sonuçları kayıt alına alınacak.” diye konuştu.
Novartis bünyesindeki araştırmacı ve klinik uzmanlarının çalışmalara devam ettiğini kaydeden Demirdere, “Hızlı bir şekilde yanıt alabilmek için çalışmalarını birkaç haftaya sıkıştırıp canla başla çalışıyorlar. Yaptığımız klinik araştırmalarla ilacın Kovid-19 tedavisi için faydalı olduğunu kanıtlarsak küresel klinik araştırma çabaları için 130 milyon tablet hidroksiklorokin bağışlamayı taahhüt ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Sağlık çalışanlarına 1,7 milyon lira bağış”
Demirdere, devlet, toplum ve iş dünyası olarak her alanda geniş iş birliği gerektiren bir halk sağlığı krizinin yaşandığını belirterek, “Türkiye dahil, 140’tan fazla ülkede salgınla mücadelede gerçekleştirdiğimiz girişimler, ilaç yardımları ve bağışlarla öncü ilaç firması olduk ve önümüzdeki dönemde ortaya çıkabilecek ihtiyaçlar doğrultusunda, ilaç yardımı ve diğer bağışlarımızı devam ettireceğiz.” şeklinde konuştu.
İlk olarak globalde dünyanın dört bir yanında salgından etkilenenleri desteklemek için 20 milyon dolarlık küresel bir fon oluşturduklarını anımsatan Demirdere, şunları söyledi:
“Kovid-19 Müdahale Fonu kapsamında, ek sağlık personelinin finansmanı, ilaç ve tıbbi malzeme temini dahil olmak üzere yerel ve ulusal sağlık altyapısının güçlendirilmesi, hastalıkla ilgili veri toplama ve sağlık hizmetlerinin uzaktan sağlanması için hibeler sağlıyoruz. Halk sağlığı bilgilerinin etkin bir şekilde yaygınlaştırılması için dijital platformların oluşturulması, salgına karşılık yeni toplum sağlığı programları oluşturulması veya geliştirilmesi gibi konulara odaklanarak sadece bunlarla sınırlı olmayan girişimler için de mali hibeler veriyoruz. Bill&Melinda Gates Vakfı, Wellcome ve Mastercard tarafından koordine edilen ‘COVID-19 Therapeutics Accelerator’ adlı girişime destek vererek, Avrupa Birliği’nin farmasötik araştırma alanındaki girişimiyle iş birliği yaptık. Bu iş birlikleri, birçok ilaç şirketi ve uzman akademik kurumu bir araya getirerek koordineli bir şekilde araştırma yapılmasına imkan sağlıyor. Avrupa İlaç Endüstrileri ve Dernekleri Federasyonu tarafından salgına karşı araştırma ve geliştirme alanında gerçekleştirilen in vitro antiviral testler için uygun olduğu düşünülen çeşitli bileşenler sunarak katkı sağladık.”
Türkiye’de de salgının yayılmasını önlemek ve halk sağlığı girişimlerine destek için çalışmalar yürüttüklerini belirten Demirdere, “Vakaların tedavisinde alternatif olarak kullanılan hidroksiklorokin ilacını ABD’de ürettirerek ilk parti olarak Sağlık Bakanlığı’na 400 bin doz bağış yaptık. Bakanlık öncülüğünde salgınla savaşan hastane ve tıbbi personelin ihtiyacı için 1,7 milyon lira nakdi bağış gerçekleştirdik.” dedi.
“İlaç üretimimiz kesintisiz sürüyor”
Salgını çok yakından takip ettiklerini kaydeden Demirdere, “Temel kaygımız, çalışanlarımız ile hastaların sağlığı ve güvenliği. 16 Mart’tan itibaren saha ekibi dahil tüm merkez ofis çalışanlarımızın ve iş içerikleri evden çalışmayı mümkün kılan bir bölüm fabrika çalışanımızın işlerini evlerinden yürüttükleri bir düzene geçtik. Mayıs sonuna kadar sürdüreceğiz. İç iletişimi desteklemek, sağlık uzmanlarına ve hastalara ulaşmak için dijital teknolojilerin kullanımını hızlandırdık.” diye konuştu.
Demirdere, bu zorlu süreçte de dünyanın dört bir yanındaki hastalara ve sağlık hizmeti sağlayıcılarına ilaçlarını ulaştırmaya devam ettiklerini ve aldıkları önlemlerle tedarik zincirinin aksamadan devamını öngördüklerini söyledi.
Novartis Türkiye’nin bugün 100’den fazla ülkeye ihracat yaptığını kaydeden Demirdere, “Bu dönemde ülkemizdeki 3 ilaç üretim tesisimizde üretimimiz, koruyucu önlemlerle kesintisiz sürdürülüyor. Ülkemizin ve ihracat yaptığımız 100’ü aşkın ülkenin ilaç ihtiyacını karşılamaya devam ediyoruz. Mevcut ürünlerimizin de onaylanmış endikasyonlarının ötesinde, salgına karşı herhangi bir yararı bulunup bulunmadığını inceleyerek Ar-Ge çalışmalarına hızla devam ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Evden çalışma modeli salgından sonra devam edecek”
Salgınla birçok şirketin zorunlu olarak yeni çalışma modeline geçtiğini belirten Demirdere, “Bazı şirketler esnek çalışma ya da evden çalışma dediğimiz bu çalışma modelini ilk kez tecrübe etti. Biz ise yıllardır uygulayan firmalardan biriyiz. Bu uygulamayı başlatmadan önce yaklaşık 5 yıl organizasyonumuzu hazırladık. Çünkü bu modelin öncelikle kurumun kültürüne ve yapısına uyması gerekiyor ve ön hazırlık süreci çok önemli.” şeklinde konuştu.
Bu model için bilgi işlem altyapısının çok iyi kurulması gerektiğini aktaran Demirdere, “Bu çalışma modelinin en önemli özelliği her yerden ulaşılabilmek. Salgınla birlikte birçok şirket bu altyapıyı sağlayamadan evlerden çalışma modeline geçmek zorunda kaldı ve bazı aksaklıklarla karşılaşıldı. Ama modelin işlediğine de şahit oldular. Birçok şirketin gerekli altyapıyı sağlayarak bu modeli devam ettireceklerini düşünüyorum.” dedi.
Demirdere, salgının dijitalleşmeyi kaçınılmaz biçimde hızlandırdığını ifade ederek, şöyle devam etti:
“Öğrenciler şu anda online programlar üzerinden eğitim alıyorlar. Bizler toplantılarımızı bu programlar üzerinden gerçekleştiriyoruz. Dijitalleşme hayatımızın her alanında hızla yayılmaya devam ediyor. Dijitalleşme Novartis’in global ölçekte 5 önceliğinden biri. Bu, Novartis Türkiye’nin de öncelikleri ve hedefleri arasında. Bu süreç bize şunu öğretti, şirketlerin hem salgın sürecinde hem de sonrasında dijital dönüşüme ayak uydurmaları gerekiyor. Yıllardır sürdürdüğümüz yenilikçi İK uygulamalarımız, esnek çalışma modelimiz ve dijital altyapı çözümlerimizle bu sürece nispeten daha kolay adapte olduk. Elbette hepimiz için birçok anlamda çok zorlu. Normale dönüş ne zaman olacak şeklinde soruluyor ama eski normal artık çok geride kaldı. Salgının bitişiyle birlikte sadece iş hayatında değil birçok alanda ortaya çıkacak yeni normale adapte olacağız. Yeni normalin nasıl olacağını da zaman içinde hep birlikte göreceğiz.”