Günümüzde şirketlerin başarılı olabilmeleri ve varlıklarını sürdürebilmeleri, toplumu odağına alan çalışma anlayışını benimsemeleriyle mümkün olduğunu düşünüyorum. Berko İlaç olarak, kurumsal çıkarlardan çok toplumsal çıkarları da gözeten bir anlayışı benimsiyoruz ve bu doğrultuda projeler geliştiriyoruz. Yürüttüğümüz sosyal sorumluluk projelerinin bizzat içinde bulunuyoruz ve bolca iletişimini yaparak toplumun bu konudaki bilincini arttırmaya gayret ediyoruz. Böylece projelerle sağladığımız faydanın yanı sıra yardımlaşma bilincinin ve kültürünün yayılmasına da vesile oluyoruz.
Bize kendinizden ve profesyonel iş geçmişinizden bahseder misiniz?
İstanbul Üniversitesi Turizm Otelcilik Bölümü mezunuyum. İş hayatına Berko İlaç satış departmanında başladım. Uzun yıllar satış tecrübesinden sonra CRM, eczane kanalı yönetimi ve pazarlama birimlerinde görevler üstlendim. Sonrasında İstanbul Teknik Üniversitesi’nde İnsan Kaynakları konusunda eğitim aldım ve Berko İlaç İK süreçlerine katkıda bulundum. Daha sonra da kişisel gelişimim ve iş geliştirme amacıyla bir süre yurt dışında yaşadım. Şu an Berko İlaç Yönetim Kurulu Üyesi ve Kurumsal İletişim Direktörü olarak görev yapıyorum. Aynı zamanda seramik ve fotoğrafçılıkla profesyonele yakın ilgileniyorum.
Kurumsal iletişim departmanınız altında kaç kişilik bir ekip var ve kaç başlık altında iletişim çalışmalarınızı sürdürüyorsunuz?
Bana bağlı çalışan, yönetici ve uzman yardımcısı olmak üzere üç kişilik bir ekip olarak süreçleri birlikte yürütüyoruz. Kurumsal iletişim çalışmalarımızı; paydaş iletişimi, kurumsal sosyal sorumluluk, kurum marka iletişimi, iç iletişim, medya iletişimi ve tepe yönetim iletişimi olarak altı başlık altında topluyoruz. İletişim politikamızı; “Berko İlaç’ın hedef ve stratejileri doğrultusunda, tüm paydaşlar nezdinde iletişim çalışmalarını planlamak ve yürütmek. Berko İlaç’ın kurumsal kimliğine bilinirlik katacak, kurum imaj ve itibarına katkıda bulunacak, etkin ve etkili bir kurumsal iletişim planı uygulamak.” şeklinde tanımlayabilirim.
Berko İlaç’ın kurumsal yapısından ve faaliyetlerinizden bahseder misiniz?
Ecz. Berat Beran tarafından 1970’li yıllarda eczane eczacılığıyla başlayan ve 1984 yılında ilaç sanayindeki yerini alan Berko İlaç, toplum sağlığını geliştirmek için çalışmaya ve üretmeye devam ediyor. Bugün Berko İlaç, 127 ürünü, 600’ü geçen çalışanı ve dünya standartlarındaki üretim tesisleriyle Türk tıbbına ve dünya sağlığına hizmet veriyor. Berko İlaç Üretim Tesisleri’nde, T.C. Sağlık Bakanlığı ruhsatlı farmasötik ürünlerin ve T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan ruhsatlı takviye edici gıda preparatlarının üretimi gerçekleştiriliyor. Takviye edici gıda ürünleri için üretim tesislerinin FDA kaydını gerçekleştiren Berko İlaç, fason üretim alanında da ilaç sanayisine hizmet veriyor.
Türkiye ilaç pazarında güçlü bir marka olan Berko İlaç, 2016 yılından bu yana ihracat alanında büyük atılımlar gerçekleştirdi. Dış ticaret çalışmaları dâhilinde 41 ülke ile sözleşme imzaladı ve bunların 14’ü ile aktif ticaret yapılmaya başladı. Başta ABD, Kanada ve Azerbaycan olmak üzere, Gürcistan, Irak, Kosova, Makedonya, Moldova, Vietnam, Güney Kore, Lübnan, Sudan, Dağıstan, Bosna-Hersek, Suudi Arabistan gibi ülkelere ihracat yapılıyor. Bir dünya markası olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Berko İlaç, ihracat alanındaki atılımlarının yanı sıra, yakın zamanda T.C. Ekonomi Bakanlığı tarafından yürütülen ve “Global Türk Markaları” yaratmak amacıyla hayata geçirilen “Turquality Marka Destek Programı”na katılma hakkı kazandı. Berko İlaç, program kapsamında dört yıl süreyle destek alacak.
Berko İlaç’ın Türkiye´de faal olduğu sosyal sorumluluk projelerinden bahseder misiniz?
Günümüzde şirketlerin başarılı olabilmeleri ve varlıklarını sürdürebilmeleri, toplumu odağına alan çalışma anlayışını benimsemeleriyle mümkün olduğunu düşünüyorum. Berko İlaç olarak, kurumsal çıkarlardan çok toplumsal çıkarları da gözeten bir anlayışı benimsiyoruz ve bu doğrultuda projeler geliştiriyoruz. Yürüttüğümüz sosyal sorumluluk projelerinin bizzat içinde bulunuyoruz ve bolca iletişimini yaparak toplumun bu konudaki bilincini arttırmaya gayret ediyoruz. Böylece projelerle sağladığımız faydanın yanı sıra yardımlaşma bilincinin ve kültürünün yayılmasına da vesile oluyoruz.
Bu bakış açımızdan yola çıkarak yürüttüğümüz projelerin başında “Berko Çocuk Tiyatrosu” geliyor. Berko Çocuk Tiyatrosu, 4 sezondur ücretsiz olarak çocuklara ve ailelerine ulaştı ve 68 farklı sahnede toplam 112 oyun oynadı. Aynı zamanda 2 ödüle layık görülen tiyatromuz, şimdiye kadar on beş binden fazla çocuğa ulaştı. Berko Çocuk Tiyatrosu’yla, çocuklara tiyatroyu sevdirmeyi hedefliyoruz ve sağlıklı beslenme konusuna dikkat çekiyoruz.
İki yıldır TOFD’un (Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği) yürüttüğü “Kapak Olsun” projesine katkı sağlıyoruz. İki yıldır Türkiye genelindeki hastane ve aile sağlığı merkezlerine 500’e yakın plastik kapak toplama kutusu yerleştirdik. Proje kapsamında bugüne kadar 1 ton plastik kapak toplanmasına ve 4 manuel tekerlekli sandalye alınmasına vesile olduk. Bu projemiz ile yakın zamanda Sağlıkta Sosyal Sorumluluk Ödülleri 2018’de “Yılın En Başarılı Sosyal Sorumluluk Projesi Ödülü”ne layık görüldü.
Bu sene tanıştığımız “Robotel” projesinden de bahsetmek istiyorum. Son dönemde bir çocuğun eli/kolu olmanın mutluluğunu ve heyecanını yaşıyoruz. “Amniyotik Bant Sendromu” nedeni ile doğuştan eli veya kolu olmayan çocukların başvurduğu “Robotel Derneğine” üye olduk ve Isparta’da yaşayan yedi yaşında bir çocuğa Robotel yaptık. Robetel projesi ile derneğe başvuran çocuklar evlerinde ziyaret ediliyor, robot el için uygun olup olmadığının kontrolü yapılıyor, uygun ise ölçüler alınıp, kolun tasarımı yapılarak 3D yazıcılarda PLA hammaddesiyle el ve/veya kol yapılıyor. Biz de Derneğin bizi yönlendirmesi üzerine Isparta’ya ziyaretimizi yaptık, ölçüleri aldık, teknik müdürümüz kolun tasarımını yaptı, üretim tesislerimizde yer alan 3D yazıcı ile çıktısını aldık ve kolu çocuğumuza teslim ettik. Çok duygulu ve mutlu anlar yaşadık. Artık Isparta’da bir çocuğumuz oldu. Yedi yaşında olduğu için büyümeye devam ediyor, biz de büyüdükçe yeni ölçülerini almaya ve yeni kolunu üretip teslim etmeye devam edeceğiz.
Tüm bu ana projelerimizin yanı sıra “İçinizdeniz”, “Sanat ve Biz” ve “Hayvanlar ve Biz” gibi İZEV’in (İstanbul Zihinsel Engelliler İçin Eğitim ve Dayanışma Vakfı) farkındalık sergilerine sponsorluk desteği verdik ve vermeye devam ediyoruz. Sivil toplum kuruluşlarına bağış toplayan koşu takımımız var ve iki senedir İstanbul Maratonunda 10 km koşarak bağış topluyoruz. “Eczacının Kariyer Yolu” projesiyle eczacılık fakültelerine kariyer sunumları gerçekleştiriyor, proje dahilinde staj, iş ve burs imkanları sağlıyoruz. Aynı zamanda “Kardeş Okullar” projesi ile köy okullarının ihtiyaçları karşılıyoruz, şimdiye kadar Manisa’dan Tokat’a, Bingöl’den Batman’a, Van’dan Konya’ya, Türkiye genelinde pek çok köy okuluna; kırtasiye/hijyen malzemeleri, tablet, bot, mont, kitap, bayram ayakkabıları yardımlarında bulunduk ve bulunmaya devam ediyoruz.
Kurumsal itibar yönetimi noktasında neler yapmaktasınız?
Kurumsal itibar yönetiminin tüm enstrümanlarını kullanıyoruz. Bir önceki soruda detaylı olarak bahsettiğim gibi kurumsal vatandaşlık ilkeleri çerçevesinde sosyal sorumluluk projeleri üretiyoruz ve yürütüyoruz. Bunun yanı sıra faaliyet alanlarımızla ilintili sponsorluk çalışmaları yapıyoruz. Diğer önemli bir alan olan medya iletişimi alanında kapsamlı çalışmalar yürütüyoruz. İletişim stratejilerimiz dahilinde basına düzenli bilgi akışı sağlıyoruz. Firma ile ilgili önemli gelişmeleri ve konuları bültenler halinde düzenleyip hem sektörel hem de ulusal basına servis ediyoruz. Röportajlar, advertorial ve tanıtım çalışmaları yaparak kurumun hedeflerini, değerlerini ve gerçekleştirdiği projeleri medyaya aktarıyoruz.
Tüm bunların yanı sıra itibar yönetiminin kritik alanlarından biri olan iç iletim alanında da pek çok proje üretiyoruz. Çalışanlara yönelik fayda sağlayacak konularda düzenli olarak uzman konuşmacılar davet ederek; söyleşi, workshop ve sunumlar gerçekleştiriyoruz. Yaza merhaba/veda etkinlikleri, doğum günü kutlamaları, kurumlar arası yarıştığımız basketbol ve kürek takımları, çok rağbet gören tavla ve masa tenisi turnuvaları, fotoğrafçılık kulübü gibi firma içi kulüpler başlıca iç iletişim projelerimiz arasında yer alıyor.
Dijitalleşme ve kurumsal iletişimin dönüşümü hakkında ne düşünüyorsunuz?
Dijitalleşme, özellikle son beş-altı yıldır en yoğun şekilde iş yapış şeklimize yansımış durumda. Artık pazarlama, iletişim ve satış gibi departmanlar başta olmak üzere çoğu departmanda dijitalleşmenin etkilerini gözlemleyebiliyoruz. “Big Data” uygulamaları ile hedef kitlenizi daha iyi tanıyabiliyor ve daha doğru mesajlar oluşturabiliyorsunuz. İletişim stratejilerinizi ve iş planlarınızı geliştirirken daha doğru adımlar atabiliyorsunuz. Burada tabii ki KVKK’nın (Kişisel Verileri Koruma Kanunu) önemini atlamamak gerekiyor.
İletişimde dijitalleşmenin bir diğer önemli noktası ise iletişim kanallarının dijitalleşmesi. Mecraların dijitalleşmesi ve sosyal medya kanallarının da iletişim aracı olarak kullanılmaya başlanması, hedef kitlenize daha hızlı ulaşma ve hedef kitlenizle karşılıklı etkileşim imkânı tanıyor. Tabii bu kanalları hızlı ve doğru yönetmek çok önemli… Hızlı ve karşılıklı iletişim imkânı, kriz iletişimi alanında da hazırlıklı olmanızı beraberinde getiriyor.