Perşembe, Kasım 21, 2024
Ana SayfaKONULARTıp ve Sağlık DernekleriTürk Kardiyoloji Derneği ‘Değerini Bil’ Kampanyası

Türk Kardiyoloji Derneği ‘Değerini Bil’ Kampanyası

Tarih:

İlginizi Çekebilir

Mpox Dünya Genelinde Yeniden Tırmanışta: Uzmanlar Küresel Salgına Karşı Uyarıyor!

Dünya genelinde yeniden artış gösteren Mpox (eski adıyla Maymun...

Cumhuriyetimizin 100. Yılı Kutlu Olsun!

Bugün, Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılını coşku ve gurur içinde...

Depremzede Çocuklar İçin ‘Aşı’ Uyarısı

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Necmi...

Abdi İbrahim’e 5 Kategoride Ar-Ge ödülü

Türk ilaç sektörünün 21 yıldır kesintisiz lider ismi Abdi...
- Advertisement -

Hipertansiyon tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli bir halk sağlığı problemi. Görülme sıklığı son derece yüksek. 140/90 mmHg’nin eşik değer alındığında Ülkemizde erişkin nüfusun %31,2’sinde hipertansiyon var kadınlarda bu oran %36, erkeklerde ise %30. Yani her üç erişkinden biri hipertansif. Yaşla birlikte bu oran daha da artmakta, 70’li yaşlarda her üç kişiden ikisi hipertansif hale geliyor.

Ülkemizde hipertansiyondan haberdar olma oranları da yeterli değil, eskiye göre bir miktar düzelme olmakla birlikte hipertansiyonu olan hastaların ancak %55’i tansiyonunun yüksek olduğunu biliyor, yani her 100 hipertansiyonlu vatandaşımızın 45’i tansiyonunun yüksek olduğunun farkında dahi değil. Bu oran erkeklerde kadınlara göre daha da kötü, erkelerimizin %59’u, kadınların ise %33’ü hipertansiyon hastası olduğundan haberdar değil. Görüldüğü üzere önemli bir hasta grubu tansiyon yüksekliğinin farkında dahi değil. Tabi ki bu hastalar tanı alamadıkları için tedavi de alamıyorlar. Bunun ana nedeni hipertansiyonun belirtilerinin silik olmasıdır.Hipertansiyon baş ağrısı, kulak çınlaması gibi genel belirtiler veriyor ancak kronik yükseklikte bu belirtiler de olmayabiliyor, bu durum tanı konmayan hastaların tedavisiz yaşamalarına yol açıyor. Ancak kronik kan basıncı yüksekliği kalp damar hastalığı, böbrek yetersizliği, kalp yetersizliği, beyin kanamaları ve felç için ana risk faktörü.Bu nedenle hipertansiyon hastalarının olabildiğince tamamının saptanıp tedavilerinin yapılarak toplumda hipertansiyona bağlı gelişebilecek birçok hastalığın önlenmesi mümkündür. Belirtildiği üzere hipertansiyonun tespiti kan basıncını yani tansiyonu ölçmekten geçmektedir. Kılavuzlarımız erişkin herkesin kan basınının ölçtürmesi ve değerini bilmesini, belli aralarla da takip etmesini önermektedir.Eğer bir kişinin kan basıncı değeri 12/8’in altında ise en az beş yılda bir, 12-13/8-8.5 arasında ise en az üç yılda bir, yüksek normal dediğimiz 13-14/8.5-9 aralığında ise en az yılda bir kan basıncı değerinin ölçülmesi önerilmektedir.

Bu amaçla ülkemizde hipertansiyon bilincini artırmak, tanı almamış, hipertansiyonunun farkında olmayan bireylerin saptanması amacı ile yani %45 rakamını azaltmak amacıyla; Türk Kardiyoloji Derneği olarak ‘DEĞERİNİ BİL’ sloganı ile ağırlıklı sosyal medya üzerinden yürüteceğimiz bir kampanya başlatıyoruz. Bir yıl süre ile devam edecek bu kampanyada sosyal medyadan olabildiğince daha fazla kişiye ulaşarak olabildiğince fazla kişide kan basıncının ölçülmesi ve tanı almamış hipertansiyon hastalarının ortaya çıkarılması ve uygun tedavilerinin yapılmasının sağlanması amaçlanmaktadır. Bu kampanya Servier İlaç ve Araştırma A.Ş.’nin koşulsuz katkılarıyla yürütülmektedir.

Hedef kitlemiz tabii ki toplumumuzun tümü, ancak bu kampanya ile sosyal medyayı nispeten daha sık kullanan gençlerimiz ve çocuklarımızda bilinçlendirerek hem kendilerinin hem de ebeveynlerinin tansiyonunu ölçtürmelerini, yani DEĞERİNİ BİLMELERİNE, bu bilincin geliştirilmesinin gelecekte de hipertansiyon bilincinin artırılmasına katkı sağlayacağını düşünmekteyiz.

Bu kampanya dahilinde sosyal medyada (instagram, facebook ve twitter) haftada üç kez farkındalığı artıracak mesajlar yayınlanacaktır. www.degerinibil.net mikro sitesi üzerinden halkın hipertansiyonla ilgili bilgilendirilmesi amacıyla, kısa videolar ve bilgilendirme yazıları paylaşılacaktır. Yine bu kampanyayı halkımızın günlük yaşamda sıklıkla karşılaşabileceği yerlerde (billboardlar, hastane ekranları vb.) görsellerle destekleyeceğiz. 17 Mayıs Dünya Hipertansiyon Günü’nde kampanyamız zenginleştirilecektir.

Tansiyon Nasıl Ölçülür?

Tansiyon (Kan Basıncı) ölçümlerini halkımız kendisi de yapabilir. Kullanılacak tansiyon aleti tercihan üst kol ortasına veya el bileğine yerleştirilen klasik, yarı otomatik veya otomatik bir cihaz olabilir. Ancak ölçüm hatalarını azaltmak için üst kol ortasına yerleştirmek ve otomatik bir cihaz kullanmak daha doğru olacaktır. İlk kullanımlarda birkaç kez tecrübeli, profesyonel bir kişinin ölçümü ile kendi ölçümlerini eş zamanlı olarak karşılaştırmak uygun olur.

İlk ölçümde her iki koldan ölçüm yapılmalıdır, iki kol arasında 5 mmHg’ya kadar fark olabilir. Daha sonraki ölçümlerde yüksek ölçülen taraftan takip yapılmalıdır.

Ölçüm yapılmadan önce 5 dakika kadar sakin bir ortamda ve oturur konumda istirahat edip ardından ölçüm yapmak daha doğru rakamı verecektir. Tansiyon ölçmeden önceki son yarım saatte kafein alınmamalı, sigara içilmemiş olmalıdır. Ölçüm birkaç dakika ara ile 2 kez tekrarlanmalı ve çelişkili bulunursa bir kez daha yapılmalıdır.

Evde ölçüldüğü zaman; normal tansiyon değerleri büyük tansiyon için 135 mmHg’nin altı, küçük tansiyon için 85 mmHg’dır. Doktor ofisinde yapılan ölçümlerde ise biraz daha yüksek bulunabilmektedir. (Büyük tansiyon 140 mmHg, küçük tansiyon 90 mmHg)

Uygun bir şekilde ölçülen kan basıncı değeri erişkinde 12/8 in altında olması optimal yani idealdir. 12-13/8-8.5 arasında olması normal kabul edilirken 13-14/8.5-9 arasında olması yüksek normal kabul edilmektedir. Büyük tansiyonun 140 mmHg’nin yani 14’ün, küçük tansiyonun da 90 mmHg’nin yani 9’un üzerinde olması hipertansiyon olarak kabul edilmektedir.

Hipertansiyon Hastalarının Takibi

Hastaların tanı ve tedavisi kadar tanı konulduktan sonra takibi de tedavinin bir parçasıdır. Hastanın takibi, hastanın ve yakınlarının bilinçlendirilmesi, kan basıncı değerinin takibi, ilaç ve ilaç dışı tedaviye uyumun artırılmasını içerir.Tedavi başlanan hasta, ilacın kan basıncı üzerine olan etkisinin ve muhtemel yan etkilerinin değerlendirilmesi amacı ile tedavinin başlanmasını takiben 2-4 hafta aralılarla görülmelidir. İlaçların maksimum etkileri genellikle günler veya haftalar içinde görülür. Kan basıncı açısından hedef değerlere ulaşıldığında kontrol vizitelerinin araları açılabilir ve hasta birkaç ayda bir görülebilir. Hasta takibinde bir amaç da düzeltilebilir risk faktörlerinin kontrol edilmesidir. Hipertansiyon tedavisinin eşittir ilaç tedavisi olmadığı bilinci hastalara verilmelidir. Yaşam tarzı değişiklikleri diye özetlediğimiz düzeltilebilir risk faktörlerinin ortadan kaldırılması her vizitte kontrol edilmeli ve hastaya bunun önemi tekrar tekrar vurgulanmalıdır. Şişman bir kişinin 10 kilo vermesinin bir ilaç kadar tansiyonu düşüreceği, yine sporun, tuzsuz yemenin, uygun beslenmenin, sigaranın bırakmanın önemi her doktor ziyaretinde kontrol edilmelidir.

Viziteler sırasında kan basıncı yüksekliğinin devam ettiği tespit edilen hastalarda bunun sebepleri araştırılmalıdır.Tedaviye rağmen kontrol altına alınamayan kan basıncı yüksekliğinin en önemli sebepleri; hastanın tedaviye uyumunun iyi olmaması, beyaz önlük hipertansiyonunun devam etmesi ve kan basıncı yüksekliğine neden olan veya antihipertansif ilacın etkisini azaltan ilaçların ya da maddelerin (alkol, bazı ağrı kesiciler vb.) kullanılmasıdır. Bu nedenle hasta ve yakınları ile yukarıdaki nedenler hakkında konuşulmalıdır.

Devam eden kan basıncı yüksekliğinin nedeni olarak tedavinin etkin olmadığı düşünülüyor ise vakit kaybetmeden tedavi rejimi değişimi açısından doktora yeniden başvurma yakın takip gereklidir.

Hipertansif hastaların tedaviye uyumları kan basıncının kontrol altına alınmasında en etkili faktörlerden biridir. İlaç kullanımı sırasında ve özellikle de yaşam kullanmayı bırakır, bazıları ise düzensiz kullanırlar. Düzensiz ilaç kullanan hastalar ilaç bırakma açısından yüksek riskli grupta yer almakta olup bu hastaların tespit edilmesi çok önemlidir. Hastaların yarısı tedavinin ilk yılında tedavilerini kesmekte olup, yaklaşık %10’u ise gün içinde ilaçlarını almayı unutmaktadırlar. Hastaların tedaviye uyumunu arttırmak için tedavi rejimi basitleştirilmeli ve evde kan basıncı ölçümü yapılması sağlanmalıdır. Hasta ve yakınları ile bire bir görüşmeler yapılarak hastalığın önemi ve tedavinin faydaları anlatılmalıdır.

Türk Kardiyoloji Derneği hakkında:

21 Mayıs 1963 tarihinde kurulan Türk Kardiyoloji Derneği, 2560 üyesi, 1 birlik, 9 çalışma grubu, 5 proje grubu ve 22 yönetim kurulu alt birimi ile faaliyet göstermektedir. Toplumsal ve mesleki eğitimler ile araştırmaları destekleyerek Türk halkının kalp-damar sağlığını korumayı amaçlayan dernek hekimlere yönelik kardiyoloji alanında hazırlamış olduğu kılavuzlar, bilimsel ve eğitimsel aktiviteler, bilimsel yayınlar ve uluslararası organizasyonlar ile etkinliklerini gerçekleştirmektedir.

Türk Kardiyoloji Derneği, Avrupa Kardiyoloji Derneği (ESC), Dünya Kalp Federasyonu (WHF) ve Türk Dünyası Kardiyoloji Birliği (TDKB) üyesidir.

*Servier hakkında:

Merkezi Fransa’da bulunan Servier, bir vakıf tarafından yönetilen uluslararası bir ilaç firmasıdır.149 ülkede uluslararası varlığa sahip olan Servier, dünya çapında 22.000 kişiye istihdam sağlamaktadır. Servier Grup, cirosunun %25’ini araştırma ve geliştirme faaliyetlerine ayırmaktadır ve Türkiye’de Servier İlaç olarak 1986 yılından beri faaliyet göstermektedir. Grup, kardiyovasküler, immün enflamatuvar ve nörolojik hastalıklar, kanser ve diyabet alanında faaliyet göstermekte ve bu alanlarda araştırma yapmaktadır

- Advertisement -

En Son İçerikler