TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski başkanlığındaki TÜSİAD heyeti 16-17 Temmuz 2019 tarihlerinde ABD’nin Başkenti Washington’da temaslarda bulundu. ABD yetkilileri, Kongre üyeleri ve kamuoyu önderleriyle görüşmelerde bulunan TÜSİAD heyeti, temaslarında Türkiye-ABD ilişkilerinde mevcut anlaşmazlıkların giderilmesi için uzun vadeli perspektifle ortak çıkarların ve değerlerin önceliklendirilmesi ve diyalogun sürdürülmesi gerektiğini vurguladı. Ekonomik ilişkilerde ise, 21. yüzyılda hızla ilerleyen teknolojik devrim ve dijital çağa uygun bir anlayışla ilerlenmesi gereği görüşmelerde odakta yer aldı.
TÜSİAD heyetinde Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski’nin yanı sıra, Yönetim Kurulu Üyesi ve Küresel İlişkiler ve AB Yuvarlak Masası Başkanı Bedii Can Yücaoğlu, ABD Ağı Başkanı Murat Özden ve ABD Temsilcisi Barış Ornarlı yer aldı.
TÜSİAD heyeti Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi ve ABD Dışişleri Bakanlığı yetkililerine ek olarak Kongre üyeleriyle görüştü. TÜSİAD heyeti, Brookings Enstitüsü’nde küresel, transatlantik ve ikili ilişkilerin değerlendirildiği yuvarlak masa toplantısına katıldı.
Heyet ayrıca Washington’un önde gelen düşünce kuruluşu uzmanları ve Amerikan iş dünyası temsilcileriyle de bir araya geldi.
Kaslowski ziyaret kapsamında şu değerlendirmelerde bulundu:
“Türkiye ile ABD’nin ittifakında zaman zaman ortaya çıkan sorunlar hep geniş ortak çıkarlarla, her iki ülkenin ait oldukları liberal demokratik düzenin ortak ilke ve değerlerine odaklanılarak aşılmıştır. Yine aynı şekilde Türkiye-ABD ilişkilerine önümüzdeki bu kritik dönem içinde, uzun vadeli bir bakış açısıyla odaklanılmasının ve diyalogun önemini ABD görüşmelerimizde tüm muhataplarımıza ifade ettik. Türkiye’nin teröre karşı haklı mücadelesinin ABD tarafından anlaşılmasının ikili ilişkilerin geleceği için önemini vurguladık.
İki liderin son görüşmelerinde hedef olarak belirlediği ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi için neler yapılabileceğine yönelik çalışmalara iş dünyası olarak tüm birikimimizle katkı sağlamaktayız. Dijital dönüşüm çağının getirdiği fırsatları özellikle önemle ele almalıyız. Dördüncü Sanayi Devrimi ve başta yapay zeka olmak üzere yeni teknolojiler ABD-Türkiye arasındaki ticaret ve yatırımlarda yeni işbirliği hedefleri olmalı. Savunma sanayi işbirliğini de içeren uzun vadeli ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi için mevcut siyasal sorunların aşılabilmesi yönünde atılacak adımları destekliyoruz. Türk-Amerikan ilişkilerinde S400, F35 ve yaptırımlar konusu ile başlayan gerginliğin her iki tarafın da transatlantik dünyanın ortak değer ve çıkarlarını gözetmesiyle akılcı ve akil bir yaklaşımla çözüme kavuşturulmasını diliyoruz.
Türkiye’nin geleceği kurallara dayalı demokratik dünya düzeni temelinde transatlantik sistem ve bu sistemin değerlerine bağlıdır. Türkiye’nin stratejik ve tarihsel yöneliminin iki temel unsuru AB üyelik perspektifiyle NATO üyeliği ve bununla birlikte ABD ile olan stratejik ilişkileridir.”