“Tedaviye, hangi hastanın hangi tedaviden daha fazla yararlanacağını tespit ederek tamamen bireysel yaklaşıyoruz. Örneğin; tuz tüketimi fazla olan hastalarda tuz attırıcı ilaçlar kullanırken, hiperaktivitesi olanlarda beta blokerleri, yaşlı hastalarda kalsiyum kanal blokerlerinini kullanıyoruz. Siyah ırkta en etkili ilaçlar idrar söktürücü ve kalsiyum kanal blokerleriyken, beyaz ırkta ise tam tersi beta blokerler daha etkili. Burada birkaç parametreyi göz önünde bulundurarak ilaç seçmek gerekiyor.”
Hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçları, neye göre ve kaç ana grupta sınıflandırıyorsunuz?
Hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçlar 5 ana grupta toplanabilir. Bunlar, diüretikler, sempatikolitikler ya da adrenerjik sinir sistemi antagonistleri, renin angiotensin sistemini (RAS) etkileyen ilaçlar, damar düz kasında etkili ilaçlar ve yeni geliştirilmekte olan ve 2000’li yılların başlarından itibaren kullanıma girmesi beklenen ilaçlardır.
Hastanın bireysel özelliklerine göre kullanılan ilaçlar fark ediyor. İlaçların bazıları genç hastalarda etkiliyken, bazıları ise yaşlı hastalarda daha çok etkili oluyor. 5 ana sınıftan 2 tanesi, Renin Anjiyotensin Aldosteron sistemi dediğimiz böbreklerde ve böbrek üstü bezlerde salgılanan hormon sistemini baskılayan ilaç gruplarını oluşturuyor.
Beta bloker sınıfı dediğimiz ilaçlar daha ziyade genç hastalarda etkili olan ilaçlar. Sempatik sinir sistemi yani heyecan sisteminin daha fazla çalışmış olduğu hasta gruplarını etkiliyorlar ve aşırı heyecan sistemini baskılıyorlar. Yaşlı hastalara özgü kalsiyum kanal blokerleri dediğimiz ilaçlar ise damar sertliği yani elastikiyetini kaybetmiş damarlar üzerinde daha fazla etkili olan ilaçlar. Bir de su ve tuz tutulmasına bağlı olan hastalarda diyabetikler yani idrar söktürücü ilaçlar var. Tedaviye, hangi hastanın hangi tedaviden daha fazla yararlanacağını tespit ederek tamamen bireysel yaklaşıyoruz. Örneğin; tuz tüketimi fazla olan hastalarda tuz attırıcı ilaçlar kullanırken, hiperaktivitesi olanlarda beta blokerleri, yaşlı hastalarda kalsiyum kanal blokerlerini, orta yaş grubunda ise RAS blokerleri daha fazla kullanıyoruz. Siyah ırkta en etkili ilaçlar idrar söktürücü ve kalsiyum kanal blokerleriyken, beyaz ırkta ise tam tersi beta blokerler daha etkili. Burada birkaç parametreyi göz önünde bulundurarak ilaç seçmek gerekiyor.
Antihipertansif kombinasyon tedavisi hakkında düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? Kombinasyon tedavisi etkili bir yöntem midir?
Günümüzde hipertansiyon tedavisinde, hangi hastaya hangi ilaç verilmeli düşüncesinden ziyade hangi hastaya hangi kombinasyon uygulanmalı yaklaşımı var. Çünkü tek bir ilaçla hipertansiyon tedavisi ancak hastaların %20-30’unda gerçekleştirilebiliyor. Çoğunluk hastada kombinasyon tedavisi daha etkili sonuçlar veriyor.
Bazen antihipertansif tedavide, tek bir ilaç kullandığımız zaman bu ilaç kendisi etki ederken karşı bir patogenetik mekanizma devreye sokup hipertansiyonu tetikleyebiliyor. Hipertansiyonun birden fazla patogenetik mekanizması vardır. Elimizdeki kombinasyon tedavileri ile birkaç patogenetik faktörü bloke etmek çok daha mantıklı gözüküyor.
Son yıllarda hipertansiyon tedavisinde farmakolojik tedavi haricinde cihaz tedavisi de gündemde yer almaya başladı. Cihaz tedavisi hakkında bilgi alabilir miyiz?
Birkaç tane cihaz geliştirilmeye çalışılıyor. Bunlardan bir tanesi; Radyofrekans Renal Denervasyon tedavisi. Böbrek damarlarının sinirlerinin yakılması işlemi olarak açıklayabiliriz. Böbrek, kan basıncı regülasyonunda ana organımızdır. Asıl hipertansiyonun gelişmesinin böbreğin dengesinin bozulmasından kaynaklandığını biliyoruz. Şöyle ki; böbrek damarında daralma olduğu, böbrek volümlü kan akımın azaldığı zaman böbrek tuz tutmaya meyilli oluyor. Eğer böbrek damarını geniş halde tutarsak yani kan akımını belirli seviyede tutarsak böbrek su ve tuz tutmayacaktır. Bu tedavi dirençli hipertansiyon veya hipertansiyon başlıyorken müdahale edebilmek amacıyla geliştirildi. Ancak ilk sonuçlar çok iyi gelmedi. Ama yine de çalışmalar devam ediyor. Kısa vadeli sonuçlar olumsuz olsa dahi ikinci çalışma sonuçlarını beklemekte yarar var.
Bir diğer cihazın kullanıldığı yer ise boyun damarları. Boyun damarlarında basınç reseptörleri vardır. Bu reseptörlerin yine kan basıncı regülasyonu düzenlenmesi gibi bir özelliği vardır. Kalp piline benzeyen bir cihazla bu baro reseptörleri uyarıldığı zaman beyinden bir refleks devreye sokuluyor ve kalp kasılmasını biraz yavaşlatıyor. Aynı zamanda böbrekten gelen su ve tuz tutulmasını azaltıyor ve bu şekilde basıncı yüksekmiş gibi algılatıyor. Bu cihaz fizyolojik olarak vücuda kan basıncı düşürttürüyor. Bunun çalışmaları da devam ediyor. Bir şey söylemek için henüz erken ama ilk sonuçlar biraz daha olumlu.
Hipertansiyon tedavisinde ne gibi yeni gelişmeler yaşanıyor?
Yeni bir takım ilaçlar geliştirildi. Normal tansiyonun bazal tansiyonunu sağlayan bazı hormonlar var. Bunları inhibe eden bazı ilaçlar geliştirildi fakat bekleneni çok fazla karşılayamadı. Konuya gerçekçi yaklaşırsak, yeni ilaçlara ne kadar ihtiyaç var bu da tartışılır. Çünkü elimizdeki ilaçları tam anlamıyla etkili bir şekilde kullanabilmiş değiliz. Hipertansiyon alanında çok fazla yeni ilaca ihtiyaç duyduğumuz söylenemez. Öncelikle elimizdeki ilaçları daha efektif kullanmak daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
Diğer taraftan, anjiyotensin II dediğimiz bir molekül var. Asıl kan basıncını sağlayan bu molekülün fazlalığı sakıncalı ama normal fizyolojik seviyede olduğu zaman kan basıncının durağan olmasını sağlayan bir hormon. Anjiyotensin II’ye karşı bir aşı geliştirilmeye çalışılıyor. Bu aşıyı yaptığınız zaman fazlalık olan anjiyotensin II’yi bertaraf edebiliyorsunuz. Bu şekilde kan basıncının düşmesini sağlayabiliyorsunuz. Bu çok umut vadediyor. Aynı zamanda anjiyotensin II’nin reseptörüne karşı bir aşı geliştirilmesi söz konusu. Ama onlar uzun vadede sonuçlanacaktır.
Hipertansiyon İle Mücadele Derneği’nin başkanı olarak bize biraz derneğinizden ve faaliyetlerinizden bahseder misiniz?
Hipertansiyon İle Mücadele Derneği, 1988 yılında Ege Üniversitesi’nin o dönemdeki değerli akademisyenleri tarafından İzmir’de kuruldu. HİPERDER’in atölyesinden birçok kardiyolog, dahiliyeci hekim geçmiştir. Derneğin başkanlığını son iki dönemdir ben yürütüyorum.
Biz aynı zamanda Dünya Hipertansiyon Ligi’nin de üyesiyiz. 2013 yılında Dünya Hipertansiyon Kongresi’ni İstanbul’da gerçekleştirdik. Bu kongreden önce lokal olarak faaliyetlerimizi sürdürüyorduk. Daha sonra lokal bir dernek olmaktan çıktık. Biraz daha ulusal hatta uluslararası bir boyut kazandık. Bu bağlamda halen çalışmalara devam ediyoruz. Her yıl mayıs ayında hekimlere yönelik bilimsel toplantı yapıyoruz. Bütün yıl boyunca sık sık bölge idari amirlerinin desteğiyle halka yönelik bilinçlendirme seminerleri düzenliyoruz. Bazen de tarama faaliyetleri yapıyoruz. Özellikle hipertansiyon ve kalp hastalıklarının risk faktörleri konusunda ülkemizin sağlık politikasına etki edebilmek için elimizden ne geliyorsa yapmaya çalışıyoruz.
Prof. Dr. İstemihan Tengiz Hakkında;
Prof. Dr. İstemihan Tengiz, 1997 yılında Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirip aynı yıl Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim dalında kardiyoloji uzmanlık eğitimine başladı. 2002 yılında kardiyoloji uzmanı ve 2006 yılında da kardiyoloji alanında doçent unvanlarını aldı. Dr. Tengiz, İzmir Üniversitesi Tıp Fakültesine, 2011 yılında kardiyoloji doçenti olarak, 2013 yılında da profesör olarak atandı. Halen İzmir Üniversitesi Tıp Fakültesi Medical Park Hastanesi Kardiyoloji AD’ında kardiyoloji profesörü ve girişimsel kardiyolog olarak çalışmakta ve İzmir Ü. Tıp Fakültesi Dekanlığı görevini yürütmektedir. İlgi alanları girişimsel kardiyoloji, ateroskleroz ve hipertansiyondur. Son yıllarda, kardiyovasküler hastalıklar için koruyucu tıp programlarına yoğunlaşmıştır.
Elliden fazla bilimsel yayını olan Dr. Tengiz, ulusal ve uluslararası birçok kongre ve toplantı organizasyonlarında da yer almıştır. Aynı zamanda, halka yönelik hipertansiyon, özellikle tuz kısıtlaması olmak üzere kardiyovasküler risk faktörleri için bilinçlendirme toplantıları da düzenlemektedir.
Üyesi olduğu bilimsel kuruluşlar; Türk Kardiyoloji Derneği, Hipertansiyon ile Mücadele Derneği, European Society of Cardiology, European Association of Percutaneous Cardiovascular Interventions, European Athersclerosis Society, European Association for Cardiovascular Prevention and Rehabilitation ve Acute Cardiovascular Care Association. Dr. Tengiz; 2011-2014 yılları arasında Dünya Hipertansiyon Ligi Yönetim Kurulu Üyeliği, 2012-2014 yılları arasında Türk kardiyoloji Derneği Koroner Arter Hastalığı Çalışma Grubu Başkanlığı görevlerini yürütmüştür.