Türkiye Psoriasis Derneği tarafından Novartis iş birliğiyle sedef hastalığına dikkat çekmek ve kamuoyunda farkındalık yaratmak amacıyla “Sedef Hastalığının Tedavisinde Hayat Var” projesi hazırlandı. Proje tanıtımı için gerçekleştirilen basın toplantısında, Türkiye Psoriasis Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Gürer, Türkiye Psoriasis Derneği üyeleri Prof. Dr. Sibel Alper ve Prof. Dr. Emel Bülbül Başkan sedef hastalığı ve yeni tedavi yöntemleri hakkında bilgilendirme yaparak sedefin, hastaların yaşam kalitesine etkisini tartıştı. “Sedef Hastalığının Tedavisinde Hayat Var” projesi videosunun ilk gösterimi ardından, projenin müziğini besteleyen ünlü müzik direktörü Cem Öget projenin müziğini canlı olarak sergiledi.
Türkiye’de yaklaşık 1 milyon kişi sedef hastalığıyla mücadele ediyor
Sedef hastalığı (Psoriasis), Türkiye’de yaklaşık 1 milyon kişiyi etkileyen, genetik ve çevresel faktörlerin etkisiyle ortaya çıkan, tekrarlayıcı ve kronik bir sistemik hastalıktır. Deride tipik olarak keskin sınırlı kırmızı alanlar üzerinde yerleşmiş, parlak, beyaz kepeklerle kendini göstermesi nedeniyle halk arasında sedef hastalığı olarak biliniyor. Sedef hastalığının kadın ve erkeklerde eşit oranda görülmekle birlikte en sık 25-30 yaşlarında başladığını belirten Prof. Dr. Mehmet Ali Gürer “Ailesinde hastalık öyküsü olanlar normal popülasyona göre daha fazla riske sahiptir. Stres, obezite, sigara ve alkol kullanımı sedef hastalığını tetikleyici faktörlerin başında gelir. Fiziksel travmalar, kullanılan bazı ilaçlar, enfeksiyonlar ve hormonal değişiklikler de hastalığın seyrini etkileyebilir.” şeklinde konuştu.
Sedefli lezyonların derinin her yerinde görülebilmekle birlikte ağırlıklı olarak saç dibi, diz, dirsek ve kuyruk sokumu gibi bölgelerde ortaya çıktığını vurgulayan Prof. Dr. Mehmet Ali Gürer, “Sedef hastalığı sadece kozmetik bir sorun değildir. Bazı hastalarda el, ayak, dirsek ve diz eklemlerini etkileyebilen iltihaplı eklem romatizması gelişebilir. Bu hastalıkların sedef hastalarında görülme oranı %20-30’dur” dedi. Hastalığın tanısının genellikle derideki lezyonların görünümüyle konduğunu belirten Prof. Dr. Gürer, lezyonların başka bir hastalığa benzediği durumlarda doğru
tanı için deri biyopsisi yapıldığını ve sedef hastalarında hipertansiyon, diyabet ve karaciğer yağlanması gibi rahatsızlıklar daha sık görüldüğü için çeşitli ek tetkikler istenebildiğini ifade etti.
Sedef bulaşıcı bir hastalık değildir
Toplantıda sedef hastalığının hastalar üzerinde yarattığı psikolojik boyuta değinen Prof. Dr. Sibel Alper, “Sedef bulaşıcı bir hastalık değildir. Tokalaşma, sarılma veya benzeri deri teması hastalığın sağlıklı kişilere geçmesine neden olmaz. Fakat maalesef toplumda tam tersi bir algı var. Hastalar bu algı sebebiyle toplumda dışlandıkça içlerine kapanıyor ve daha çok strese giriyorlar” dedi. Hastaların iş ve özel hayatlarında karşılaştıkları ayrımcılık sebebiyle sosyal izolasyona maruz kalarak psikolojik sorunlar yaşadıklarını belirten Prof. Dr. Alper, sedef hastalarında depresyon ve anksiyete oranının genel nüfusa oranla daha yüksek olduğunu ve hastalıkla ilgili toplumsal farkındalığı artırmak için hekim ve hasta dernekleri iş birliğinde projeler gerçekleştirmenin çok önemli olduğunu kaydetti.
Tedavide amaç iyilik halini devam ettirmek
Uygun tedavilerle sedef hastalığının kontrol altına alınabildiğini belirten Prof. Dr. Emel Bülbül Başkan, “Tedavide amaç iyilik halini devam ettirmektir. Tedaviyi planlarken hastalığın şiddeti göz önünde bulundurulur ve uygun tedaviye başlanır. İlk aşamada krem, merhem ve losyon gibi ilaçların doğrudan cilde uygulanmasıyla gerçekleştirilen topikal tedaviler uygulanır. Hastalığın bu tedaviyle kontrol altına alınamadığı durumlarda fototerapi uygulanabilir” dedi. Lezyonlar vücutta dağınık bir şekilde seyrediyorsa, biyolojik tedaviye başvurulduğunu belirten Prof. Dr. Bülbül tedaviyle ilgili şunları söyledi: “Bu tedavide belli aralıklarla hastalara enjeksiyon uygulanır. Bir kere hekim yanında denendikten sonra, hastalar bu enjeksiyonu evde kendileri de yapabilirler. Bu tedavilerle hastalık kontrol altına alınsa da her zaman için geri gelme ihtimalinin olduğunu unutmamak gerekir.”
Sedef Hastalığının Tedavisinde Hayat Var Projesi
Toplantıda Türkiye Psoriasis Derneği ve Novartis tarafından hazırlanan “Sedef Hastalığının Tedavisinde Hayat Var!” projesinin videosu ilk kez gösterildi. Proje videosunda yaşam kalitesi ciddi anlamda etkilenen, aile, iş ve sosyal hayattan kendilerini soyutlayan sedef hastalarının mutsuz başlayan ama umutla devam eden yolculukları, çiçek metaforuyla sembolize ediliyor. Sedefin tedavi edilebilir bir hastalık olduğuna vurgu yapılarak insan vücutlarının oluşturduğu tomurcukların çiçek açması, hastaların ümitlerinin çiçek açmasına benzetiliyor. Sanatsal dokunuşlarla güçlendirilen, sedef hastaları için umut vadeden bu projenin müziği ünlü müzik direktörü Cem Öget’in imzasını taşıyor. Basın toplantısında canlı performans sergileyen Öget, projeyle ilgili şunları söyledi: “Hekimlerin de paylaştığı üzere, toplumda sedef hastalığına karşı bir ön yargı var. Biz bu ön yargıyı kırmak için sanatın gücünü kullanarak sedef hastalığı tedavisinde umutsuz olunmaması gerektiğine ve sedefin tedavi edilebilir bir hastalık olduğuna dikkat çekmek istedik. Bu projede yer aldığım için çok mutluyum.” Projeyle sedef hastalığıyla mücadele eden tüm hastalara umut vermek ve onları vakit kaybetmeden bir dermatoloğa yönlendirmek hedefleniyor.